fonda çalan: son mohikan

(ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

 

Tatilin Simyası

 

 

"Üzgün Olduğumu Söylemek Zor" (Hard To Say I’m Sorry) diye bir şarkısı vardı Chicago’nun.

 

Sözlerinin:

 

“Herkesin birbirinden uzak kaldığı küçük bir zamana ihtiyacı vardır…”

dediğini duymuştum.

“Aşıkların bile birbirinden uzak bir tatile ihtiyacı vardır…”

 

Sarıl şimdi bana.

Benim için üzgün olduğumu söylemek zor.

Sadece,   kalmanı istiyorum…

 

diye başlayıp, yoğun duygularla dinlendiğinde insanı mahvettiği.

 

Öğrenciyken yaptığın tatiller biraz da bu yüzden muhteşemdir. Sefil şartlarda bile olsan, özgür ve uzaktasındır. Para ile işin yoktur; her yer sana saraydır. Özlemekte, özlenmekte de özgürsündür gece yıldızlara bakarken.

 

Çok dar zamanlara gelir tatil büyüdüğünde. Acayip yoğun işin, müthiş bir hesap-kitabın, dip dibe olman gereken insanlar, kredi kartına sekiz taksit - sınırsız katıklı şablon tatil seçenekleri vardır gazetenin bir köşesinde,

 

… tatil beldeleri tıklım tıklım doldu. Bodrum'a 1 milyon tatilci akın etti. Yerel yönetimler,  tatilcileri yiyecek ve benzeri ihtiyaçlar konusunda sıkıntı çekebilecekleri yönünde uyardı…

 

haberi varken gazetenin öteki köşesinde.

 

Bir simyası vardır tatilin de. Eğer “Düş Hekimi” isem ve bir düş reçetesi yazacaksam sabaha karşı, ben de:

 

“Herkesin birbirinden uzak kaldığı küçük bir zamana ihtiyacı vardır”

“Aşıkların bile birbirinden uzak bir tatile ihtiyacı vardır...”

 

diyorum.

 

Hava, su, ateş, toprak ve gönül varlığı gerektirir bu tatil;

basit yaşarsın.

 

Bir çadır, bir bisiklet,

1 milyon kişiden uzak ıssız bir orman köşesi, billur bir ırmak,

üzerine büyük taşlar taşıyarak yaptığın köprü,

gece sudan geçerken düşmemek için bir sopa,

kalem pilli bir kafa lambası, ırmaktan doldurulmuş ve ağaca asılmış duş torbası,

gece trilyonlarca yıldız, onlarca yeni düş,

sabah uyandıran bülbül sesleri, bırakınca içeri giren güneş ışığı,

çelik gibi suyla duş, bir kaya üzerinde diş fırçası,

taş köpründen geçip bisikletine atlayış

ve hayatın büyük dolaşımına karışış…

 

olabilir 3-4 günlük kaçışın.

 

Ya da sadece ve sadece 1 gün ise sana armağan edilen;

Ağustos sıcağında bile olsa bir ilçeye bisikletle gidiş,

yolda kavun ikram eden kavuncular,

az ileride seni bekleyip kamyonetin kasasına bisikleti atmayı teklif edenler,

termosunu çayla doldurup para almayan kamyoncu kahveleri,

yanından geçen araçlardan şehirde alamadığın kadar içten selamlar,

yanından geçtiğin ayçiçeği tarlasından seni selamlayan binlerce güneş,

vardığın ilçedeki kahvede “görünmez adam” oluşun

ve hiçbir hotel cafésinde alamayacağın lezzette o üzümü yiyişin…

 

olabilir, o yorgun ama altına çevrilmiş gece, rüyanda göreceğin.

 

** ** **

 

Her tatil biter;

herkes o dev AlışVerişMerkezi’nin yanından şehre girer

ve bir Pink Floyd şarkısı hep: “Makineye hoş geldiniz dostlarım…” der.

 

Ben de acı reçetemi burada bitiriyorum.

 

Bir milyon pistonlu makinede de geçse hayat,

bir “Küçük Mutluluk” olarak:

arada yalnız bir tatil iksiri,

çok özlenip -  çok özleyebilmeyi

ve hep kavuşabilmenizi diliyorum…

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

13 Ağustos 2013 -  merkez üssü Ankara

 

 

Erzincan Kemaliye (Eğin) Doğa Şenliklerine yolculuk & Polatlı’ya son bisiklet yolculuğu görselleri:

 

 

(üzerine tıklanarak büyütülebilir)