ALTI ÇEKER (rüzgardaki toz zerreciklerine)
Dört çekerin sağ arka koltuğuna kurulmuş, simsiyah camların arkasında bilmem ne “journal”ını okuyorsun.
Hafif sağa kaymış şoförünün kravatı, görmüyorsun.
Varıyorsunuz; koşa koşa dolaşıp kapını açıyor, bir zahmet iniyorsun.
Hani gücü yetse şoförün, altından çekip alacak aracı, dışarı çıkabilmen için.
Ardına kadar açılıyor kapılar; traşlı suratın bugün de bir karış, incecik çantan başka ellerde.
Zor girilen barların önündeki kaldırıma değil, zorlu arazi koşullarına,
asfalt yollarla çizilmiş çerçevenin dışına çıkabilmen için dört çeker bazı araçlar.
Zahmet etmen, kan ter içinde kalabilmen, doğada ulaşmana olanak tanınmışın dışındakilere de ulaşabilmen içindir.
Bir takım lastik çizmeli adamların her gün nikelajına kadar parlattıkları haliyle değil;
kaportasındaki kırmızı çamuru, radyatöründeki sinekleri,
sileceklerin temizlediği alandan başkasını göstermeyen ön camları,
lastik dişlerindeki taşları, haritası, pusulası ile güzel olandır.
Tercihan borç harç ikinci el alabildiğin, bakkala gitmek için değil,
güneşin doğuşunu da, batışını da zangır zangır titreyen dikiz aynanda görebilmek için kullandığındır.
Hiç şoförlü dört çeker olur mu?
Ya da;
şoförlu motosiklet,
şoförlü bisiklet,
hiç şoförlü at olur mu?..
düş hekimi yalçın ergir – Türkiye http://www.ergir.com