Bob Dylan'ın "When I Paint My Masterpiece" diye bir şarkısı vardı.

 

Dylan, Roma'da otel odasına dönmek için acele ediyordu;

çünkü şaheserini boyadığında gelmeye söz vermiş Boticelli'nin yeğeniyle randevusu vardı.

 

Bilge dostum Mehmet Ertüzün'le arabamızı süsleyip, Gelin Kayası'ndaki Yalnız Ağaç'a  şehir kızı Akasya Hanım'ı  gelin götürmüştük: http://www.ergir.com/gelin_kayasindaki_dugun.htm

 

Ama Akasya Hanım bu çıplak tepede, bu mutlak yalnızın yanında kök salamamış,

sararıp solmuş, daha önce Menengiç Oğlan'ın yanına dikilmiş diğer on iki fidan gibi kuruyup gitmişti.

 

Mehmet Ertüzün, benim Yalnız Ağaç'a acayip bağımlılığımın en yakın tanığı iki kişiden biriydi;

benden gizli oturmuş, günlerce şaheserini boyamıştı.

 

Ve bir gün:

- Al oğlum,  işte ağacın...    diye canım dostumun resmini önüme koymuştu.

 

Ben de ağacıma gidip dört ince dalının ucunu budayacak,

bu akşam şaheserin çerçevesini yapacak;

Ertüzün, Raphael'in kuzeniyle buluşmaya gitmişken,

bir kitabın yanında ayrılmış yerine asacaktım...

 

 

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com