HATIR
Bu sefer sıcak bir Haziran günü atlayıp atım Tarpan'a, yine düşmüştüm yollara; Yalnız Ağaç'ımın; Menengiç Oğlan'la Akasya Hanım'ın hatırlarını sormaya.
Sevgili Mehmet Emin Bora ağabeyin diktiği ağaçlardan üç tanesi tutmuştu, ikram edilen suyu kana kana içiyordu.
Ama bizim "Bilge" Mehmet Ertüzün'le gelin getirdiğimiz Akasya Hatun'da bir yeşerme yoktu; sararıp solmuş, belki de kederinden verem olmuştu.
Menengiç Oğlan ise bugüne kadar görmediğim kadar yemyeşil, sağlıklı yapraklarla dolu, ÇOK yakışıklıydı. Acaba tüm yaşamında hiç bu kadar canlı, bu kadar zengin yapraklı olmuş muydu?
Hemen Mehmet Ertüzün'le, kırdığım dalın sesini de dinleterek bir telefon konsültasyonu yaptık ve gövdenin kabuğu yeşil olmayan yerinin üstünden kesip üzerini balçıkla sıvadım.
Dibine de yanımdaki tüm suyu döküp, ayakta zor durulan rüzgarda tarifsiz bir huzurla canım Yalnız Ağaç'ımın dibine uzandım.
Güneşin alevden saçları karşıki tepeden batarken aşağıların yolunu tutmuştum; Tarpan sabırsızlanırken geriye dönüyor, onu bu sene bu kadar sağlıklı görmenin sevinciyle Menengiç Oğlan'a el sallıyordum.
Durum açıktı; Gelin Kayası'na gelin dayanmayacaktı.
Şener Şen'in Züğürt Ağa filmindeki yaşlı baba Abdo Ağa'nın nikahları gibi Menengiç Oğlan'a daha ne akasyalar, ne ıhlamur, ne "Kiraz" fidanları taşınacaktı...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
|